6 Şubat 2011 Pazar

yazdım.


küçükken annem; “çok kitap okuyan güzel yazarmış.” derdi,bir de günlük tutan. o zamanlar güzel yazabilmeyi sırf kompozisyonlardan iyi not alabilmek için isterdim. sonra sonra böyle bir dolma hissi kaplıyor insanın içini,boşaltmak istiyor,yazmak istiyor,şarkı söylemek istiyor,resim yapmak istiyor,dans etmek istiyor..kendimi pek çok şekilde anlatmayı denedim,yukarda saydıklarımın hepsini yaptım;şarkı söylemek çok zevkliydi ama sonra sesimi nasıl kullanacağımı bimediğimden hep kısıldı sesim,dans da ettim ta ki alt komşumuz şikayete gelene kadar,resim yaptım ama sonra sıkıldım,en sonda yazmak kalmıştı e ben de yazdım. günlük tuttum harıl harıl,sonra birden günlüğümün kilidinin olmadığını ve yanlış ellerde kötü sonuçlar doğurabileceğini anladım gittim kilitli günlük aldım. yazdım yazdım ama yazdıkça değişen bir şey olmadığını,beni o kadar da rahatlatmadığını gördüm,sıkıldım. kendimi oyalamak için o kadar çok şey yaptım ki,oysa annem bunları “maymun iştahlılık” olarak değerlendirdi.öyleydi belki de.neyse sonuç olarak anlamak ve anlatmak için yazmanın en güzeli olduğunu anladım. her şeyi bir nebze anladım da bazen insanları anlamak,büyüdükçe daha zor gelmeye başladı ve en sonunda öğrendim ki bir insan sizi nasıl görüyorsa siz de kendinizi öyle hissediyorsunuz,beni hala küçük bir kız gibi gören babamın yanında bir türlü sesimi çocuk sesinden kurtaramamam gibi.. 
sonuç olarak diyeceğim o ki ben bu yazıyı bağlayamasam da biliyorum ki siz beni anladınız. di mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder