27 Temmuz 2014 Pazar




Uzun zamandır hissedilmeyen şeylerin akınına uğruyorum son zamanlarda. Beni böyle karman çorman yapan yaşadıklarım mı,karşıma çıkan insanlar mı yoksa şimdilerde eskide kalan o durgun,sönük ve yıpranmış hayatım mı bilemiyorum. Bir yandan güzel geliyor her şey, bir yandan karmaşık. Karmaşıklık kötü mü onu da bilmiyorum. Sadece güzel olsun istiyorum bazı şeyler. Karşılıklı söylemediğim şeyleri gözlerimle anlatırım belki diyorum onu da beceremiyorum. Diyorum ya ben uzun zamandır hissetmiyordum pek çok şeyi, hissettirmiyordu kimse. Şimdilerde o yüzden bocalıyorum. Iskaladıklarım aklıma geliyor. Ben hiç bir zaman doğru zamanda doğru yerde olmadım ki. Oysa şimdi her şey doğru geliyor. Ben hissetmeye başladım. Çok garip. Çok farklı. Yine de eksik işte. Her zaman anı yaşayan bir insan olmak isteyip de devamlı anın dışına taşan, boşlukları doldurayım, güzel boyayayım diye uğraşıp da hep kenarına bulaştıran bir insanım en nihayetinde. Hissetmeden dokunamıyorum mesela, öpemiyorum, sarılamıyorum. Derin şeyleri seviyorum ben. Bu şarkıyı da o yüzden bu kadar seviyorum sanırım. Kalbiyle şarkı söyleyen adamları dinlemeyi seviyorum. 
Günün sonunda her şeyi buraya yazıp dökmeyi de seviyorum. Bazı şeylerin değerini kaybetmesini sevmiyorum ama mesela. Bazı şeylerin özel oluşunun fark edilmeyişini sevmiyorum. 
Neyse işte, çok güzel şarkılar var. Dinleyelim. (burda okuyucu paragrafın başındaki uzun kelimesine tıklayıp şarkıyı dinliyor.)